...Kaderimiz biz henüz doğmamışken bellidir. Sergilediğimiz tüm davranışlar kaderimizin içine ekilen tohumlardır. Herşeyi kendinden yaratan ve tüm yarattıklarının sahibi olan, bizi tıpkı kuklacının iplere bağlı kuklalarını oynattığı gibi oynatıyor. Yarattığı her şeyin içine zuhur ediyor, tıpkı boşluğun her şeyin içinde baş göstermesi gibi. İşte bu nedenle yaratılmış olan her şey ona bağlıdır. Bu yüzden hepimiz gece gündüz ona iabdet ederiz. Yaratılmış hiçbir varlık kendinin efendisi değildir. Nasıl ki inciler ipe dizildiğinde ancak güzel bir kolye olur, nasıl ki bir öküzü burnuna takılan bie halkadan çekersin, nasıl ki kökleriyle yere sımsıkı tutunmuş bir ağaç fırtınada sağa sola savrulur ancak yerinden kopmaz, iş de bizde kaderlerimizi tayin edenin emirlerini yerine getirerek yaşarız ve böylece anlam kazanır, yönümüzü bulur ve kaybolup gitmekten kurtuluruz.
Ölüm zaman'la bir anlaşmaya varmamış olsaydı
İnsan, hiçbir zaman yaratılmayacaktı.
İnsan.zamanl'a bir anlaşmaya varmamış olsaydı
"Ömür" dediğimiz kavram bizde hiç gelişmeyecekti.
"Ömür" zaman'la bir anlaşmaya varmamış olsaydı
Ölümü hiçbir zaman kabullenmeyecektik.
Bu nedenle en büyük sır,
Ölümü kabul ettiğimiz anda ortaya çıkacak çünkü
Zaman en büyük sırdır.
AYASYA